!!!!CHASSE LE SANG !!!!!(Kan Savaşçısı) tanıtım

18 yüz yılın baslarında kurt adamlar, vampirler, insanlar beraber yaşıyorlardı. İnsanlar ne kurt adamların nede vampirlerin varlığından haberdar değildi. Vampirlerle kurt adamların bir anlaşması var. Vampirler insanlara saldırmayacak kurt adalarda vampirlere saldırmayacak.
19. yüz yılda vampir kralın oğlu olur. Ve krallığın tek varisi bu çocuktur. Adına Marcus koyarlar.
Marcus büyür. Ve bir kurda aşık olur, kurt da ona aşık olur. Kurdun adı da Melani’dir. Ormanda buluşmaya başlarlar. Melani hamile kalır. Doğan çocukta bir anormallik vardır. Çocuğun hem kalbi atıyor. Hem de kan içmek istiyor. İkisi de daha önce boyle bir şey görmemişti. İsmini Michael koyarlar.
Bu mutluluk fazla uzun sürmedi. Kurtlar Marcusla Melani’yi yan yana görürler. Ama Michael yanlarında olmadığı için onu görmezler. Marcusla Melaniyi kurt krala getirirler. Kral onların öldürülmesini emreder. Oğlunun öldürüldüğünü duyan vampir kral kurtlara savaş açma kararı alır.
21.yüz yılda savaş devam eder. Michael ne vampirlerle yaşar nede kurtlarla. O insanlarla yaşamayı tercih eder. Michael kendine yeni bir okul bulur. Türkiye de İstanbul’da bir üniversite bulur. Ve İstanbul’a yerleşir.
Ama Michael’ı burada rahat bırakmayacaklar.





Michael(Türkiye de kullandığı ismi Berk)




(Hrithik Roshan)


Göksu:


Göksu zengin bir kız babasından kalan şirketin tek varisi. Güselligiyle herkesi büyülüyor ama kimseye yüz vermiyor.


















Dilara:




Göksu’nun en yakın arkadaşı.

[img][/img]

I.BÖLÜM
Michael

Kafam çok karışıktı. Türkiye’ye gelmekle iyi mi ettim bilmiyordum. Az önce uçaktan indim. Taksiye binip bir otele gidiyorum. Burada kalacak yerim yok. Ben bunları düşünürken çoktan otele vardık bile.
Kendime bir oda ayırttım. Odaya çıkıp üstümü değiştirdim. Yatağa uzanıp düşündüm. Ailemin kim olduğunu bilmiyorum. Kendimin bile tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. Kendimi tam bir ucube gibi hissediyorum. Sonra karnımın guruldadığını fark ettim. Aşağıya indim biraz bir şeyler yedim.(tabi ki yoldan birini çevirip kanını falan emmedim). Yemeğimi yedikten sonra odama çıkıp uyumaya karar verdim. Nede olsa yarın çok işim var. Okulumu, işimi, kalacağım yeri bulmam gerekiyordu. İşimi buldum beklide kalacağım yeri de. Türkiye’ye gelmeden önce biriyle anlaştım. Bana kızının şoförü olmamı teklif etti. Yarında onu görmeye gidecektim. Ben bunları düşünürken uyuya kalmışım.
Sabah kalktım ve kavatlı yapmadan direk okula gittim. Okulda işim çabuk bitti elimde ki kâğıtları düzelterek yürüyordum. Sonra pat birine çarptım.
Kız direk ‘Seni salak önüne baksana.’dedi. Bende ne yapacağımı şaşırdım. Sonra elimi uzatıp ‘I m sorry’ bunu söyledikten sonra aklıma geldi. Ben Amerika da değilim. Sonra ‘Özür dilerim seni görmemişim benim hatam’ dedim. Sonra kızın elinden tutup kızı kaldırdım. Kız ‘Önemli değil ama bir daha gözüme gözükmesen iyi edersin’ dedi. Gülümsedim ve ‘İyi günler’ deyip yanından geçip gittim. Az önce bana ne oldu öyle. Kalbim ağrıyor. Daha önce böle bir şey olmamıştı. İçimden bir ses o kızı canın pahasına koru diyor. Anlamadığım bir duygu.
Artık düşünmeyi bıraktım. Ve taksiye binip iş görüşmesine gittim. Havuzlu bir villaya geldim. Kapı tıkladım hizmetçi açtı. İçeri girdim. Atıf Beyle anlaştık. Evden bana bir oda verilecekti. Kullanacağım arabayı da gösterdi. Tam el sıkıştık evden çıkacaktım ki. Kapı çalındı.
Hizmetçi ‘Göksu Hanım geldi Atıf Bey’ diye seslendi.
-Göksu’nun gelmesi iyi oldu. Gitmeden onunla da tanışmış olursun.
Göksu içeri bir girdi. Ağzım acık kaldı. Çünkü Göksu okulda çarptığım kızdı.
Kız içeri girer girmez ‘ Hayır olmaz ya’
-Ne oldu Göksu? Tanışıyor musunuz?
-Evet, baba bugün okulda çarpıştık.
-Bu Berk senin özel şoförün.
-Tanıştığıma memnun oldum. Baba benim odama gitmem lazım. Görüşürüz Berk.
Dışarı çıktığımda yüzümde anlam veremediğim bir gülümseme vardı. Şansa bak. İstediği şeyi yapacak. Yani o kızı koruyacaktı.

cnm admnm bnm msj attım özelden şndik oku

atamadım ksa sreymş tekrar denicekmişim flood yaptım nihahaha

yaa buraya başka bir hikayede koycan dimi berk

didmi yani şöyle çicikli şekerli melisli pinarli cadili
berke fazlamı yükleniyoz ne
valla kızcak mesajları gürünce toptan canımızı okucak

tabiki buraya 2 hikaye daha koycam ama biraz daha üye bulmam lazım
tabiki sizlerde olucaksınız

II. yi yaz adamim =D

SİZ DE KONU AÇIN, HİKAYE YAZIN ARKADAŞLAR OLMUYOR BÖYYLE =))

Hrithik Roshan yani berk iniz değişebilir arkadaşlar adminimiz Jon Foo yapabilirim dedi berki

neden ki

cunku John Fooyu cok seviom

bizden bile çokmu seviyon berk öle olsun anladıkyani

hanım efendi sizi herseyden daha cok sewiyorum

abi küstüm okumuyom hikayeni

nie okumuyon

Jon fooyu neden seviyor bu arkadaşlar cevabı Tekken filmi

BERK 2 Yİ BEKLİYORUZ ADMİNİM =))

size bayram sekeri niyetine 2 bölüm birden
II. BÖLÜM
Michael
Sabah erkenden kalktım. Valizlerimi de alıp aşağıya indim. Bu gün taksiye binmem gerekmiyordu. Çünkü Atıf Bey bana kullanacağım arabayı vermişti. Buna sevinmiştim altımda son model araba yanımda da Göksu olacaktı. Bunları düşünmeyi bırakıp yola çıktım.
Eve vardığımda daha kahvaltı yapıyorlardı. Hizmetçi direk odamı gösterdi. Odam güzeldi sevinmiştim. Ama yatağın üstüne bakınca moralim bozuldu. Çünkü yatağın üstünde takım elbise duruyordu. En azından şapka takma derdi yoktu. Giyindim ve aşağıya tam iniyordum ki yanımdan Göksu geçti. ’Günaydın Berk hemen geliyorum. Bu arada takım elbise yakışmış.’
‘Günaydın Göksu Hanım teşekkür ederim.’dedim. Ben bunu söyledikten sonra Göksu yukarı bense aşağıya gittim. Atıf Bey hala kahvaltı yapıyordu. Bana:
- Berk takım elbise yakışmış.
- Teşekkürler Atıf Bey.
- Berk senden bir şey isteyecektim.
- Buyurun efendim.
- Bunu senden patronun olarak istemeyeceğim.
- Tamam, efendim ne yapmamı istersiniz.
- Göksu’yu sana emanet ediyorum. Bir an bile yanından ayrılmayacaksın. Onu kimsenin üzmesine izin vermeyeceksin. Bir anlamda özel koruması olacaksın.
- Tamam efendim. Onu korurum.
- Teşekkürler Berk.
İnanamıyorum Atıf Bey bana Göksu’yu korumamı istedi. Bundan başka ne isterim ki. Bu arada Göksu merdivenlerden aşağıya iniyordu. Daha önce bu kadar güzel kimseyi görmemiştim. Göksu:
-Siz ne konuşuyorsunuz bakalım.
- Berk yakın dövüş eğitimi almış. Onu konuşuyorduk.
- Bu güzel. Hadi baba biz gidelim geç kalacağız. Görüşürüz baba.
- Görüşürüz kızım.
Arabayı gelince arka kapıyı açtım. Ama Göksu ön koltuğa çoktan geçmişti. Yanıma geçmesi hoşuma gitmişti. Konuşmadan okula gittik. Okulun önüne arabayı park ettim. Göksu’nun kapısını açtım.’Teşekkürler Berk’ dedi. Bende ’Önemli değil görevim’ dedim.(xDxDxD) Beraber okula doğru yürümeye başladık. Arkamızdan bir ses duyduk. Döndük baktık. Göksu durdu ben az uzaklaştım durdum. Kıza sarıldıktan sonra yanıma geldiler. Göksu beni kızla tanıştırdı. ‘Bu Dilara benim en yakın arkadaşım.’dedi. Dilara ‘Peki bu yakışıklı kim?’ dedi. Göksu’yla gülmeye başladık. Baktım Göksu tanıştırmayacak bende.’Ben Berk Göksu’nun şoförüyüm.’elini uzattı bende elini tuttum. ‘Tanıştığıma memnun oldum Berk’ dedi. ‘Bende memnun oldum.’ dedim. Okula girdik ve ayrıldık.
Akşam arabanın önünde bekledim. Dilara’yla beraber geldiler. Arka kapıyı açtım. Arabaya bindim yolda giderken telefonum çaldı. Numarayı görünce içim bir fena oldu. Çünkü bu Felixti. Felix beni bilen tek vampir arkadaşımdı. Telefonu açtım.
- Quel est alo Felix.( alo ne var Felix)
- Sentait les mauvaises nouvelles ont trouvé Michael Felix.( haberler kötü michael felix kokunu bulmuş.)
- Comment est-ce.( Bu nasıl olur.)
- Ne vous inquiétez pas vous n'avez pas compris quelque chose de mal que je connais des gens.( Merak etme sende bir terslik olduğunu anlamadı seni insan olarak biliyor.)
- Vous informer et vous remercier pour tout ce.( Haber verdiğin ve her şey için teşekkür ederim.)
- Mon frère n'a pas d'importance. ( önemli değil kardeşim)
Telefonu kapattım. Aynadan yüzüme baktım bembeyazdı. Göksu:
- Berk bir şey mi oldu?
- Önemli bir şey değil.
- Bu yüzden mi suratın bembeyaz?
- Arkadaşım ölmüş ondan böyleyim.
- Üzüldüm. Özür dilerim.
- Önemli değil.
- İstersen kenara çek biraz nefes al.
Arabayı kenara çektim. Ceketi, kravatı çıkardım, gömleğin kollarını sıvadım dışarı çıktım. Arabanın kaputuna oturdum düşünmeye başladım.’Konuşmak ister misin ?’ deyince Göksu’nun da yanımda olduğunu anladım. Tam konuşmaya başlayacaktım ki burnuma bir koku geldi. Bu Felixti. Göksu’ya ‘Sağ ol biraz daha iyiyim gidebiliriz ’ dedim. Arabaya bindik. Gazladım oradan son hızda gittim. Eve geldiğimizde içeri girmedim. Dışarıda dolamaya başladım. Birden yine aynı koku geldi. Ama bu sefer kaçmaya niyetim yoktu. Ormanın içine doğru daldım. Birden karşımda kaslı vücudu görünce durdum. Felixte bana bakıp gülmeye başladı. Beni sinir etmek istiyordu. Ve bunu başarmıştı. Elim titremeye başladı. Sonra elimde yanma olmaya başladı. Ve bir bağırdım bağırmam sonradan hırlamaya döndü. Felix’in suratındaki şaşkınlığı görünce gülmeye başladım. Ona hırladım ve üstüne atladım…

II. BÖLÜMÜN S10’U xD
İnşallah beğenirsiniz



III. BÖLÜM
Michael
Felix karşımda durmuş. Bana bakıyordu. Galiba ne olduğumu bulmaya çalışıyordu. Ona güldüm ve üstüne doğru atladım. Boğuşmaya başladık ne kadar güçlü olursam olayım. Karşımdaki insan kanı içen tecrübeli bir vampirdi. Felix:
- Sen nesin bole.
- Ben bir melezim.
- Senin kanını içmek bana daha büyük bir zevk verecek o zaman.
- Seninde yenildiğini görmek büyük zevk verecek.
Ben bunu söyledikten sonra Felix beni ağaca doğru fırlattı. Bu pek canımı acıtmamıştı. Ama Felix ağacın tepesinden üstüme atlayıp. Göğsüme tırnaklarını batırmasıyla öyle canım yandı ki. Can havliyle Felix’i
Üstümden attım. Felix’e:
- Peki, sen niye beni öldürmek istiyorsun
- Bilmem birileriyle oynamayı sevdiğimde olabilir.
Bunu söyledikten sonra sinirlendim. Onu omuzdan ısırdım. Tadı iğrençti. Ona sarıldım. Onu yenmem için gücümü kullanmam gerekti. Bir süre sonra belinde kemik kırılma sesleri geldi. Acı içinde bağırdı. Sonra beni tam boynumdan ısırdı. Bir anda ne olduğunu anlamadan yere düştüm. Bulanık görmeye başladım. Felix’se:
- Öldür beni
- Hayır, seni öldürmeyeceğim. Sana bu onuru yaşatmam. Ama bir daha karşılaşacağız. O zaman daha güçlü olursan sevinirim.
- Hayır, gitme beni öldür öyle git.
Beni dinlemedi. Karanlıkta gözden kayboldu. Bende ayağa kalkmaya çalıştım. Ağaçlardan tuta tuta evin bahçesine geldim. Havuzun yanında Göksu ve Dilara vardı. Onların yanında bayılamazdım. Biraz yürüdüm ama yapamadım. Yere düştüm. Bir anda yanımda sesler duydum. Göksu’nun sesini duydum bana:
- Ne oldu sana Berk sana bunu kim yaptı.
Bende aklıma gelen en iyi yalanı uydurdum:
- Arka bahçede ses duydum baktım 2 kişi bir şeyler arıyor indim aşağı siz ne yapıyorsunuz dedim. Onlarda kaçtı. Kovaladım ormanın bir yerinde durdular biri bıçak çekti. Ötekisi de sopayla daldı. İşte bu haldeyim.
- Ay Göksu hastaneye getirelim.
- Hastaneye gitmeye gerek yok. Göksu odama gitmeme yardım edin yeter.
- Berk sen deli misin? Göksu dinleme şunu.
- Göksu ne olur beni odama götürün.
- Dilara gir koluna kalmasına yardım edelim.
- Teşekkür ederim Göksu.
Beni kaldırdılar odama getirdiler. Yatağıma yatırdılar o zaman fark ettim. Göksu ağlıyordu. Göksu’ya:
- Neden ağlıyorsun?
- Her gün yaralı birini görmüyorum ağlamam normal. Çünkü korkuyorum.
- Ya Göksu şuna seni seviyorum desene.
- Yok, ole bir şey.
- Tamam, yok sen git şu yarayı temizleyecek bir şey getir.
Geldiğinde elinde sargı bezi ve alkol vardı. Yarayı temizlemeye başladılar ama ben hiçbir şey hissetmedim. Güçsüz düşmüştüm bu yüzden uyumam kolay oldu.
Sabah uyandığımda omzumda bir ağırlık hissetim. Odada benden başka nefes alan 2 kişi daha vardı. Ah şimdi anladım omzumda yatan Göksu’ydu. Karşıda koltukta yatanda Dilara’ydı. Birden Göksu hareket etti. Uyandı sandım ama uyanmamıştı. Bana daha da yaklaşmıştı. Şimdi tam kalbimin üstünde yatıyordu. Bir anda dün yenildiğim aklıma geldi. Gözümden yaşlar akmaya başladı. Bir kurt için yenildiği savaştan sonra ölmemesi onursuzluk olurdu. Bir anda telefonum çalmaya başladı. Of her şeyi mahvetti. Dilara kalktı. Bizim beraber yattığımızı görünce güldü. Sonra Göksu’da kalktı.
- Günaydın kızlar. Dün gece başımda beklediğiniz için teşekkür ederim.
- Günaydın Berk. Bizim için zevkti. Hatta Göksu için daha büyük bi zevkti.
Bunu duyan Göksu yastık fırlattı. Onlara güldüm. Sonra telefonum tekrar çaldı. Dilara telefonumu götürdü. Kesin arayan Felixtir. Tam tahmin ettiğim gibi.
- Bonjour benjamin.(Alo benjamin.)
- Eh bien, mon frère micheal?(Michael iyi misin kardeşim?)
- Où avez-vous appris quelque chose que je vais bien?( İyiyim sen nerden ögrendin bana bişey olduğunu?)
- Je ne connais personne là-bas, mon ami, dit Félix.( bilmeyen mi var dostum Felix herkese seni anlatmış.)
- C'est mauvais. Tu sais bien le roi des vampires?(İşte bu kötü.peki vampir kral biliyor mu?
- Je n'ai pas l'entendre. Mon frère y viendrait.( Onu duymadım. Kardeşim oraya geliyoruz.)
- Nous arrivons donc.(Geliyoruz derken.)
- Vanesa moi et Tom.(Ben Vanesa ve tom.)
- Pas besoin de venir.(Hayır gelmenize gerek yok.)
- Nous avons maintenant déjà. Nous avons presque dû rentrer à la maison.( Şu an zaten geldik. Eve gelmemize az kaldı.)
- Je ne suis pas tous les.(Tamam ne deyim ki )
Telefonu kapattım. Göksu’yla Dilara bana bakıyordu.
- Arkadaşım bana bir şey olduğunu duymuş. Ziyarete geliyormuş.
- Nasıl duyacak ki?
- Dün siz uyurken mesaj attım orda biliyor.
- Tamam, kalkabilir misin? Kahvaltı yapmaya gidelim.
- Kalkabilirim.
Aşağıya inmeye başladık. Ben sallanmaya başlayınca Dilara koluma girdi. Beraber aşağıya indik. Ben Dilara’nın kolundan çıktım. Mutfağa doğru gitmeye başladım. Arkamdan Göksu:
- Nereye gidiyorsun?
- Kahvaltı yapmaya.
- Masa burada.
- O sizin masanız. Ben içerde yaparım.
- Bu ne diyor Göksu?
- Bende anlamadım. Berk gelir misin? Bizimle oturmanı istiyoruz.
- Siz oturun. Ben mutfakta yaparım.
- Berk lütfen gelir misin?
- Tamam geliyorum.
Masaya oturduk. Gülüp eğlenerek yemeğimizi yedik. Bugün tatildi okula gitmeyecektik. Kahvaltıyı yaptıktan sonra Göksu bandajlarımı değiştirmeye başladı. Göksu dövmelerimi göstererek:
- Güzel dövme.
- Teşekkür ederim
- Önemli değil. Dövmenin anlamı ne?
- Savaş ve barış.
- Anlamı da güzelmiş.
Pansuman yapmayı bitirdi. Biz konuşamadan kapı çaldı. Ve içeri Benjamin, Vanesa ve Tom girdi. Kalkıp sarıldım.
- Geçmiş olsun kardeşim.
- Sağ ol kardeşim. Hoş geldiniz.
- Hoş bulduk.
- Aa tanıştırmayı unutuyordum. Bu Göksu yanındaki de Dilara.
- Ben Benjamin bu Vanesa yanındaki de Tom.
- Tanıştığıma memnun oldum.
- Bizde memnun olduk. Biz buraya Berki almaya geldik bugün biraz gezelim diyoruz. Sizde gelir misiniz?
- Bilmem napalım Dilara?
- Ya gelin işte ne soruyorsun.
- Bence de gidelim Göksu hem değişiklik olur.
- O zaman tamam giyinmeye gidiyim.
Bende gittim üstümü değiştirdim geldim. Göksu merdivenlerden aşağı iniyordu. Ve süper görünüyordu. Uğruna rahatlıkla canımı verebilirdim. Zaten artık ölüden farkım yok. Kendimi öldürmek için can atıyorum ama Göksusuz yaşayamazdım. Göksu’ya:
- Çok güzel görünüyorsun Göksu
- Teşekkür ederim Berk.
- Önemli değil. Hadi gidelim.
Dışarı çıktığımda arabam ordaydı. Benjamin gelirken arabamı da getirmiş. Biliyorum ben hızlı koşuyorum arabaya ne ihtiyaç var diye düşünen çok var. Ama ben arabalara bayılırım. Benjamin’e sarılıp:
- Sağ ol kardeşim arabamı özlemiştim.
- Önemli değil kardeşim bende özlediğini düşünmüştüm.
- Araban güzelmiş Berk okula bunla gidelim bizim araba bana gitmiyor.
- Teşekkür ederim tamam Göksu bunla gideriz.
Arabalara bindik ve Göksu’nun bildiği gezilecek yerlere gittik. Akşam Benjamin’lerden ayrıldıktan sonra Dilara’yı da evine bıraktık. Göksu’yla baş başa kalmıştım. Bizde eve giderken Göksu boğazı gören bir yerde durmamı istedi. Kenara çektim. Boğazı seyretmeye başladık. İkimizde susmuştuk. Ben bir süre sonra boğazı seyretmeyi bıraktım. Göksu’yu seyretmeye başladım. Göksu’ya:
- Göksu ben buralardan gideceğim.
- Niye gidiyorsun? Ben mi bir şey yaptım?
- Hayır, seninle ilgili değil.
- Maaşını mı beğenmedin?
- Hayır, oda değil.
- O zaman ne söyler misin?
- Göksu geçmişim peşimi bırakmıyor.
- Ne var ki senin geçmişin de.
- Boş ver benden daha da nefret etmeni istemiyorum.
Bunu söyledikten sonra arabadan aşağı indim. Göksu’da peşimden indi. Göksu:
- Bana anlatmayacak mısın?
- Anlatamam.
- Bana güvenmiyor musun?
Bunu söylerken bana iyice yaklaşmıştı.
- Sana kendimden daha çok güveniyorum.
- E o zaman niye söylemiyorsun?
- Sana bir şey olmasını istemiyorum. Sana değer veriyorum.
- Bende sana değer veriyorum.
Asla bir canavar olduğumu söyleyemem. Göksu’ya biraz daha yaklaştım. Oda bana yaklaştı. Artık aramızda mesafe yoktu. Dayanamadım ve ona sarıldım şaşırdım çünkü oda bana karşılık veriyordu. Kulağına:
- Seni seviyorum Göksu.
- Bende seni seviyorum.
Onunda beni sevdiğini duyunca onu öptüm oda karşılık verdi. Daha önce bole bir şey hissetmemiştim. Vücudumda yanma hissetmeye başladım. Onu bıraktım galiba oda hissetmişti.
- Sen…

yaa bn geceevinden okumuom artk dewm

full time bu sitedemi takılıon

eed ama dans eden tipikler olmazsa kaydmı slerm bidaha grmem bu steye

tamam calıscam koymaya

O KNK BAYRAM ÖZEL BÖLÜM FALAN MI YAPTN ==DD

knk sen telden mi girion

yok bea cafeden anca 1lik neyse ARKADAŞLAR SİTEYİ DAHA GELİŞTİRECEĞİZ HERKESİN SİTEDE ÖZEL BİR ÇALMA LİSTESİ OLUCAK BİR KENARDA İSTEDİĞİ ŞARKILARI ATIP DİNLEYECEK SİTEDE TAKILIRKEN ADMİNİM VE BEN BUNN UZERİNDE CASLISIORUZ SUAN =)))

wohuuuuuu abi yne kstm sna nie bna sölemedn ?

neyi ssana soylemedm

TheSharp78 demiş ki:

yok bea cafeden anca 1lik neyse ARKADAŞLAR SİTEYİ DAHA GELİŞTİRECEĞİZ HERKESİN SİTEDE ÖZEL BİR ÇALMA LİSTESİ OLUCAK BİR KENARDA İSTEDİĞİ ŞARKILARI ATIP DİNLEYECEK SİTEDE TAKILIRKEN ADMİNİM VE BEN BUNN UZERİNDE CASLISIORUZ SUAN =)))

bnu

ya biz bunu fikir olarak goruyoduk tam net diildi ondan özür dilerim

ben kaçırmıştım.urdan devam ederim artık

tamam cnm devam edrsn buradan

knk ben karabükteyim dondum ha ztn bliosunuz dolascaktık ya ondan ddm

hmm tamam

kümese de söyle =D

la zaten knstm tmm dedi

ee yb nerde kaldı beerrk.sırf çene yapıyorsun yaa arada bir yb yaz.

tamam kız yazıom

Unutma Admin ybyi

la tamam bea

bende burdan takıp edecem gayri kaldığım yere gelene kadar başka hikayeler okurum artık çobuk yb admincik

knk unutmusun ybyi...

bu bölümü sitedeki her kese hediye ediyorum
IV. BÖLÜM
GÖKSU
Karşımda duran kimdi? Az önce kimi öptüm. Berk nereye gitti. Ama nasılsa hala Berk’i yanımda karşımda duran o canavarın olduğu yerde hissediyordum. Karşımda duran canavara:
- Berk nerde sen kimsin nesin?
- Ben Berk’im. Benden korkma sana bir şey yapmam. Sana demiştim geçmişim peşimi bırakmıyor işte geçmişim bu.
- Yalan söyleme Berk’e ne yaptın?
Bunu söyledikten sonra ondan biraz uzaklaştım. Sonra onun gözlerine baktım. Gözleri kırmızıydı ama gözlerinde hüzün var. Sonra gözünden gözyaşı geldiğini gördüm. Sonra o canavar bir zıplayışta denizin kenarına geldi. İlkten anlamadım ama kendini aşağıya atacağını anladığım anda:
- Ne yapıyorsun sen deli misin?
- Deli değilim bu hayattan çektiğim ne böyle. Sevdiğim kız bile bende korkarken nasıl yaşayabilirim?
Bir anda aşağıya doğru atladı bende onun arkasından atladım. Bunu niye yaptığımı anlamadım bende. Suyun yüzeyine çıktık. Ben onu öptüm ve:
- Sen olduğunu anladım Berk. Seni seviyorum.
- Benden korkmuyor musun?
- Niye korkuyum sen bana zarar vermezsin.
- Seni seviyorum Göksu.
Sonra beraber kıyıya yüzdük. Beni kucağına aldı bir anda arabanın yanına geldik. Çok hızlı koşuyordu. Arabaya bindik eve doğru yol almaya başladık. Çok üşümüştüm benim titrediğimi görünce arabayı durdurdu. Ve bana sarıldı. İnanamıyorum bu çocuk yanıyor. Kıyafetlerim ıslaktı o yüzden ısınamıyorum. Berk arabadan inip bagajdan bir çantayla geldi içinden kıyafet verdi bunları giymem için elime verdi. Sonra bir anda uzaklaştı. Bunu rahat giyinmem için yapmıştı. Giyindikten 5 dakika sonra Berk geldi. Onun omzunda uyuya kalmışım. Sabah katlım. Karşıdaki koltukta Berk uyuyor ses çıkarmadan gidi onu öpüp de uyandıracaktım. Ama ben yataktan kalkar kalmaz Berk gözlerini açtı. Yanıma gelerek beni öptü. Beraber aşağıya indik. Atıf Bey kahvaltı yapıyordu. Ona:
- Günaydın baba
- Günaydın kızım bu mutluluk ne böyle?
- Benim mutlu görünmemi istemiyor musun?
- İstiyorum hatta her şeyden çok istiyorum. Bu sevinmenin sebebi Berk mi?
- Bilmem galiba.
Bir anda Berk’in telefonu çaldı masadan kalkıp gitti. Geldiğinde suratında ifade yoktu. Berk’e:
- Ne oldu kötü bir şey mi?
- Yok, Benjamin buluşalım konuşmamız lazım dedi.
- Bende gelebilir miyim?
- İstersen gelebilirsin?
- Tamam geliyorum Dilara’da gelebilir mi?
- Oda gelebilir.
Yemeği yedik. Giyindim geldim. Arabaya bindik Dilara’yı aldık bir dağ evine gittik. Benjamin bizi kapıda karşıladı. Baktım Dilara’yla arası iyi. Dilara bizi bıraktı onunla konuşuyorlar. İçeri geçtik oturduk. Benjamin Berk’i çağırdı. Ben onlar kalkmadan önce:
- Benjamin bizim yanımızda konuşabilirsin. Ne hakkında konuşacağınızı biliyorum.
- Bu ne diyor Berk.
- Şey dün beni gördü.
- Onu tehlikeye attığını biliyorsun demi.
- Biliyorum hem de senden daha çok. Ne yani sende Dilara’ya baktığını gördük.
- Nasıl bakıyormuş bana?
- Ya Dilara senin bilmediğin şeyler var.
- O zaman anlat da bilelim.
- Benjamin anlatıyım mı?
- Sen bilirisin.
Sonra Berk ve Benjamin en baştan anlattılar. Olayları anladım. Sonrada Benjamin yeni duyduğu haberi anlattı. Felix geri gidince tekrar geri gelmeye karar vermiş. Ve bu sefer yanında da birileri olacakmış. Ve onlar için hazırlık yapmak gerekiyormuş. Onlar konuşmaya devam ederken Berk’in dizine yattım. Oda saçımla oynamaya başladı. Berk benimdi ve onu bırakmayı düşünmüyorum. Her ne olursa olsun onunlaydım. Berk’in yüzüne baktım oda eğildi dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Sonra uyuya kaldım.
inşallah beğenirsiniz

knk bu ne dkktor bu ne =D

hikaye mal

onu biloz ya yavru bu özeti mi ybnin ???