III.BÖLÜM
Birbirimizin gözlerine bakıyorduk.Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.Bildiğim tek şey vardı.Oda bir ömürü onun gözlerine bakarak geçirebilirdim.
“Meriç gitme vakti.”Muratın sesiyle yerimden zıpladım.
“Tamam geliyorum”dedim.
Ona arkamı dönmek o kadar zor geldi ki.Ama yapmalıydım.Ayaklarım bana isyan etmişti.Kıpırdamıyorlardı yerinden.Derin bir nefes aldm murat’ın yanında volvo’ma doğru yürüdüm.
O gecenin üstünden tam bir hafta geçti.Hiç konuşmadık sevgilisi gelmişti iki gün önce onun yanında olmalıydı.”Seni bir kez öptü diye kul kölemi olucağını mı sandın meriç.Tanrı aşkına kendine gel”diye iç sesim meriçe kızıyordu.
İç sesimle kavgamı bölen telefonum oldu.Ekrana bile bakmadan kızağı ittim.
“Alo”dedim kim olduğunu bilmediğimden pot kırmıyayım diye ismiyle hitap etmedim.
“Ahh selam nasılsın?”Bu gökay’ın sesiydi.
“İyi sen nasılsın?”
“Bende iyiyim saol .Aslında ben bugün yanıma gelsene diye aradım.”
“Bilmem şimdi servisi bekliom evdeki duruma bi bakayım ona göre gelirim”dedim.
“Tamam bekliyorum”dedi.Bende kapattım.
Servis bugün çok geç kalmışdı.Okulun kapısına bir araba yanaştı.Bu lauran’ın arabasıydı ama ama içinde alvina –daniel’ın sevgilisi- vardı.
Daniel arabanın ön koltuğuna geçip oturdu.Bana bakıyordu gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum.
Lena benden tarafa doğru yürümeye başladı.
“Merhaba”
“Merhaba”dedim.
“Sende bizimle gelsene”dedi incecik sesiyle.
“Yok ben almayayım”
“Neden ama?”
“Servisle gitmek istiyorum”.Sesim çok kaba çıkmıştı.Daniel’ın olduğu arabaya binmektense yağmurda yürümeyi yeğlerdim.
“Tamam o zaman bende seninleyim”.
Arabaya dönüp” ben gelmiyorum “dedi .Sonra da dil çıkardı.
Eve geldiğimizde doğruca odama çıktım.Onların yüzünü görmek istemiyordum.Resmen benimle oynadı o gece, ama görür o gününü.Aslında gökay’ın yanına gidebilirim.”Daha doğrusu kaça bilirim”diye düşüncelerimi düzelttim.
Hem dicle’yi de götürürdüm beraber vakit geçirirdik.
Odasına baktım yoktu.Salona baktım orda da yoktu.Sonra terasa baktım.
“Dicle”
“Arka taraftayım abla”
“Yanıma gel dışarı çıkıcaz”dedim terasda yürürken.
Lena ve daniel’la konuşuyordu.Arka terasın duvarı alçaktı yan terası rahatlıkla görebiliyordum.Daniel ve lavina yan yanalardı. Lena beni görünce gülümsedi.
“Hadi tatlım montunla çizmelerini giy ben beş dakikaya geliyorum”.
Dicle daha gitmeden alvina ateşli bir biçimde daniel’ı öptü.Ne yapmaya çalışıyordu bu kız.Sahipli falan mı diye ima etmeye çalışıyordu.Tanrım…
“Bir dakika daha sabredemediniz mi?”dedim sinirle.Alvina omuz silkti.
“Selam”
“Selam”
“Nereye gidiyorsunuz?”dedi lena tatlı gülümsemesiyle.
“Gökay’ın yanına “
“Bende gelebilirmiyim?”
Alvina lafa girdi.”Lena senin ne işin var orda insanları özeline burnunu sokmaktan vazgeç”
Lena nın gülümsemesi kayboldu.Sende mi öyle düşünüyosun?bakışı attı bana. Lena her zaman gülmeliydi.O ve Dicle bana hala masumiyetin olduğunu anlatıyordu gülümsemelerinde.
“Sorun olmaz gelebilirsin”dedim sadece lena’yı muhatap alarak.
Olduğu yerde heyecanla zıpladı.Sonra da onlara dönüp;”Demek ki herkes sizin gibi değilmiş”dedi.
“Çabuk ol tatlım biz kapıda olucaz”dedim arkamı dönüp yürümeye başladım.
“Vayyy güzel araba “dedi koltuğa otururken.Sadece güldüm.
“Bu ne marka”
“Volvo c 30”dedim.
“Güzel araba baya da hızlıya benziyor”
“Öyledir”
“Peki ehiliyetin varmı?”
“yok”dedim gülerek.
“Peki yha yakalanırsan”
“Buralarda trafik polisi olmaz”
“Bu araba ablanın mı?”
“Hayır benim”hala gülüyordum.
“Bu araba dedemin armağanı”diye araya girdi Dicle.
“Buradaki tüm çocuklar araba kullanmayı bilir ama-“
“ama kimsenin özel arabası yoktur”diye sözlerimi bitirdi lena .Sonra üçümüzde güldük.
“Hele şükür geldik” dedim.Yoksa gülmekten çatlayacaktım.Lena çok komikdi.İşin içine birde dicle’nın boyundan büyük konuşmaları girince iki kat daha komik oluyorlar.
Burası rüya gibi bir yerdi.Denizin hırçın dalgalarının karaya vuruşunu izlemek gibisi yoktu.Senelerdir gelirim buraya her gelişimde de beni aynı şekilde büyülemeye devam ediyor.Huzur veriyordu burası bana, hiçbir yerde bulamadığım huzuru.Hafif hafif yağmur çiselemeye başladı..Hava da toprak kokusu vardı.
“Hadi gelsene”
“Siz girin ben beş dakikaya geliyorum”diye seslendim arkalarından.
Yarım saat kadar denizi seyrettim.Yağmur hızlanmaya başladı.Hava da baya soğudu.Biraz sonra da içeri girdim .
“Sonunda içerinin yolunu bulabildin “dedi Gökay gülerek.İkiside şöminenin yanında dicleyle oynuyorlardı.
“Sıcak kahveniz varsa içebilirim”dedim onların neşesine ortak olarak.
“Sen emret prensesim”dedi Gökay.Lena da gülmeye başladı.Hepimiz ona ne oldu bakışı atınca”Neyyy?”diye sitem etti ama hala gülmeye devam ediyordu.
Bütün akşam boyunca onları izledim.Dicle ile lena iyi anlaşıyordu.Gökay da galiba lena’dan hoşlanmıştı.Saate baktığımda 9’a geliyordu.Zaman burada ne kadar hızlı geçiyordu.
“Hadi toplanın gidiyoruz”demesem burada kalmaya razılar bende kalmak isterdim ama akşam arzu’yla uğraşamazdım.
“Daha erken biraz daha kalın”dedi Gökay sesinde eski neşesi yoktu.
Gökay’ı seviyordum çok iyi bir arkadaştı,abiydi.Bu kafeyi altı sene önce açmıştı.Annem yardım etmişti açmasına o zamanlar dicle’ye hamileydi.Offf gene başlıyordum.Bu düşünceleri hemen zihnimden uzaklaştırdım.
“Hadi yoksa burada kalırsınız”
“Hiç fena olmaz abla yani”dedi montunu giyerken Dicle.
“Eliniz çalışsın çeneniz değil küçük hanım”dedim sonra da ekledim”En kısa zaman da tekrar geliriz .Şimdilik hoşça kal”dedim yürümeye başladım. [left]Yağmur dinmişti ama arkasında fırtına vardı.
Garajda daniel ve alvinayla karşılaştık.
“Ne güzel tekrar karşılaştık”dedi alvina soğuk ses tonuyla.
“İyi akşamlar “diyerek arabadan indim.”Dicle sen eve çık esma evdedir.Bende arkandan geliyorum tatlım.”
Dicle önden koşarak gitti.Bende arkasından yürümeye başladım.
“Meriç dur”dedi alvina çok küstahça söylemişti bu cümleyi.
Ondan tarafa bakmadan yürümeye devam ettim.
Elini omzuma koydu. Arkamda bi gürültü çıktı dönüp baktım.Baktığımda alvina duvarın dibinde yatıyordu.Olduğu yerde doğruldu.
Şaşkınlıkla “Bunu nasıl yaptın”dedi daniel.Cevap vermedim.
Alvina bana bakarak;
“Ama sen sadece bir insansın ama bu nasıl?Nasıl olabilir”dedi.
Burnumu kıvırarak güldüm.”Sadece görünüşde bir insanım”dedim.
Daniel’ın gözleri üstümdeydi.Lena’da hayranlıkla bakıyordu.
Sonra da ekledim.”Sizinde ne olduğunuzu biliyorum”.
Daniel yanıma yaklaştı.Bütün renkler bir anda birbirine girdi.Yine o geceye döndüm. Biri o kadının kalbine hançeri sapladı.Ama bu sefer ölümünü görmüşdüm.Daniel omuzlarımdan tutup sarstı beni.
“Kendine gel.Söyle neyiz biz?” dedi.
Ellerim titriyordu.Konuşa bileceğimden emin değildim.Ama sonunda tüm gücümü toplayıp konuştum.
“Vampir”.Sesim çatlak çıkmışdı.
IV.BÖLÜM Herkes sustu.Çıt cıkmıyordu garajda.Alvina ayağa kalkıp daniel’ın yanına geçti.Bense hala az önce gördüğüm şeyin etkisi altındaydım.
O kadını kim?Neden? öldürmüştü.
Lena usulca yanıma yaklaştı.Gözlerimin içine bakıyordu.
“Yoksa bizden korkuyor musun?”diye sordu.Hayır anlamında kafamı salladım.
“Konuş o zaman”.Bu sefer konuşan danieldi.
Asansöre doğru yürümeye başladım.Kimse beni durdurmaya kalkmadı zaten.Gözyaşlarımı tutamadan ağlamaya başladım asansörde.”Neyim ben pisişik güçleri olan bi ucubemi”.Sakin olmalıydım bi de krizlerle uğraşamazdım şimdi.Bana neler oluyordu.Bütün bunların mantıklı bir açıklaması olmalıydı.
Eve girdiğimde kimse yoktu ortalarda.Bende usulca odama çıktım.Kendimi yatağımın üzerine bıraktım.Tek yaptığım tavanı izlemekti.Bir süre sonrada uyumuş kalmışım zaten.Uyandığımda saat gece 3’e geliyordu.Yatağımdan kalkıp yürümeye başladım.İlk önce evi dolaştım.Azru gene gelmemişti.Hoş gelse şaşardım şimdi sevgilisinin kollarında uyuyordur mışıl mışıl.Üs kata çıktığımda ayaklarım beni annemin odasına gotürmüştü.Aylardır ilk kez geliyordum ama içerde hala annemin kokusu vardı.Oysa 3 senedir kim bilir kaç defa temizledi esma burayı.Annem hep sağ tarafda yatardı bende sol tarafa uzandım.”Korkuyorum anne karanlıktan korkuyorum ama bu senin bildiğin karanlıklardan değil”diye mırıldandım geceye gözyaşlarımı tutamadan.
Gene rüya görüyordum galiba.Çünkü;her şey gerçek olamayacak kadar mükemmeldi.Bi uçurumun kenarındaydım.Çevremde hiç ışık yoktu.Ama denizin karanlık dalgalarının karayı nasıl dövdüğünü duyabiliyordum.Oturduğum kayanın üstünden kalktım.Bi adım atsam karanlık beni yutucaktı.
En sonunda dayanamayıp”Ben kimim? Benden ne istiyorsun?” diye avazım çıktığı kadar haykırdım geceye.
Sesim kayalıklarda yankılandı.Hiç bir şey yoktu koca bir boşluktan başka.
Karanlığın içinden bir ses”geleceğini geçmişte ara” dedi.Aynı oda benim sesim gibi gecede yankılandı.
“Kimsin sen?”diye bağırdım.
“Ben senim sende ben”.Bu da ne demekdi şimdi.”Bi bilmecemiz eksikti” diye geçirdim içimden.
Uyandığımda saat 10’a geliyordu.Allahtan bu gün cumartesi yoksa okulu hiç çekemezdim.Annemin odasından çıkıp kendi odama gittim.Aynaya baktığımda en kazdan farkım yoktu.Kendimi hemen duşa attım.
Ilık bi duş gerçekten iyi gelmişdi.Keşke dün yaşananların hepsi bir rüya olsaydı.Ama lanet olsun ki gerçekti.Biri teras kapısının çamını tıklattı.Perdeyi aralayıp terasa baktım.Bu lena’ydı.Bir dakika dedim açeleyle üstümü giydim.
“Hele şükür yani!bu gün nasılsın?”
“Sence nasıl olmayım?”dedim sinirle.Oda sanki inadınaymış gibi gülüyordu.
“IIII şöyle bir düşünürsem….bence mutlu olmalısın”
“Neden?aaaa dur ben sayayım.Şu anda karşımda bir vampirle konuşuyorum.Abisi , kardeşi hatta belki tüm sülalesi vampir.Oda yetmezmiş gibi pisişik güçleri olan delinin biriyim.Ne kadar çok nedenim var mutlu olmaya demi”dedim sinirle.“Konuşman bitti mi?”
“Hı Hııı”
“İlk başta ben bir yarı vampirim”
“Ne?”dedim bu da nasıl oluyo şimdi.
“İkincisi onlar benim ailem değil.Son olarak da sen bir bendis prensesisin.”
“Sen demin ne dedin?”
“O kadar çok şey söyledim ki hangisi?”
“Bendis nesi?”
“Prensesi”
“hahhh bi bu eksikti.Anasını satayım”
“Ne dedin sen anlamadım”
“Anlamaman daha iyi zaten”
“Neyse alvina gitti bu arada.”
“Banane”
“Daniel’dan hoşlandığını biliyorum kabul et ve o gece seni öperken gördüm.Yalan mı”
“Canı cehenneme”dedim. [left]“Öyle deme ama o da senden hoşlanıyor.Ama belli etmiyor.”
“Sen onu benim külahıma anlat”.
“Türkçedeki deyimlerden nefret ediyorum.Bu yha ne dediğini anlamıyom”dedi lena sinirle.
Bu sefer ben gülmeye başladım.Yatağa oturdum onunda oturması için elimle yatağın üstüne vurdum.
“Bana benimle ilgili bildiğin her şeyi anlat”dedim.
“Aslında bir bilgim yok.Senle ilgili konuları Steiner biliyo”
“O kim?”
“Babam.O aslında bendis’in kralı”.Omzunu açıp bi dövme gösterdi.Hançer figürüydü ama etrafına ışık saçan bişey dölanmıştı.Yılandı galiba.Ay rengindeydi.
“Bu kraliyet ailesindekilerin dövmesidir sadece onlarda bulunur.”
“Sende bir prensessin”dedim.evet anlamında başını salladı.
“Ama krallık tehlikede”
“Neden?”
“Bundan 165 sene önce bi grup vampir isyan etmiş.Bunu duyan kraliçe hemen olayla ilgilenmiş.Herkes ondan çok korkarmış ama çok iyi biriymiş kimseye haksız yere zülüm etmemiş.Onunda senin gibi güçleri varmış.Ama iyi kalpliliği ona pahalıya patlamış sonra neyse ben konuya döneyim.Herkes o vampirlerin ölmesi gerektiğini söylemiş oysa o karşı çıkmış.Daha sonra bu vampirler bir tarikat kurmuşlar.İçlerinden birini seçmeleri gerekmiş kraliçeyi öldürmesi için ama kimse yapamamış.Sonra kraliçenin savaşçılarından birini bulup onun ruhunu drakula adına şeytana satmışlar.Ama zorlaymış.Hal böyle olunca şeytan ona bir sürü güç bahşetmiş.Bunun üzerine o savaşçı kraliçeyi öldürmüş ama hesaplamadıkları bi şey varmış”dedi.Sustu.
“Neymiş o?”dedim azım bir karış açık kalmıştı.
“Kraliçenin laneti ve gücü.Ama kraliçe son nefesini vermeden önce laneti serbest bırakmış.Bunun üzerine savaşçı ne bu dünya da nede diğerinde hiçbir zaman huzur bulumayacakmış.”
“iyi de ben ne alakayım onu anlamdın burada”
“Çünkü; senin de özel güçlerin var.Hem şavaşçıya söylediği lanetde senden bahsediyor.”
“Benden nasıl bahsediyor?”dedim ama şok olmuştum neydi bütün bunlar.
“Güneşin karanlığa armağanı olarak”dedi.
V.BÖLÜM
Güneşinkaranlığa armağanı mı?Bu da ne böyle.Tüm hayatım boyunca bilmecelerden nefret etmişimdir.Şimdiyse çevremdekilerin iki lafından biri bilmece.
“Devamını duymak istemiyoru.”dedim ayağa kalkarak.
“Sen bilirsin eğer öğrenmek istersen ben buradayım”dedi.
“Hıı hııı”.Saat öğlen 12’ye geliyordu.
“Hadi gel bişeyler yiyelim”dedim.
“Evdekiler benim burada olduğumu bilmiyor”.
“Sorun değil.hadi.”
Yanımda yürümeye başladı.Salona yaklaştığımızda çizgi film sesleri geliyordu.Dicle her zaman ki gibi tom ve jery’i izliyordu.Esma da pc de bişeylere bakıyodu.
“Biz geldik.”dedim yoksa ruhları bile duymicaktı burada olduğumuzu.
Esma dönüp bana baktı.”siz derken?” bakışı atıyodu.Sonra arkamda lena’yı gördü.
“merhaba”dedi esma galiba lena ne zaman geldi diye düşünüyodu.
“Selam”dedim sonra da ekledim”ben kendime bi tost yapıcam bişey isteyen var mı?”.
Ses çıkmadığına göre kimse bişey istemiyodu.Ben mutfağa geçerken lena da arkamdan geldi.Ben tost hazırlamaya çalışırken beni izliyordu hiç konuşmadan.Benimde sessizlikten şikayetçi olduğum yoktu zaten.
“Sen ne biçim bi kızsın yha?”dedi bi anda.
“Ne biçim derken?”
“Günümüzde vampir filmleri kitapları moda.Hele de alacakaranlıkdan sonra tüm genç kızlar vampir bi sevgilinin ve vampir yaşamanın hayalini kuruyo.Oysa sen hiçbir şey olmamış ,yaşanmamış gibi olsun istiyorsun.Prensessin diyorum-hah bi bu eksikti anasını satayım-diyosun.Sana da normal geliyo mu?”.kaşıyla beni işaret etti.
“ben o kızlardan değilim”dedim. [left] "Bende onu diyorum yha”dedi. “Şöyle diyeyim ben bella kadar ezik biri değilim.Tüm hayatı boyunca silik biri olarak yaşamış.Sonra şansı yaver gidiyo.Yeni taşındığı yerde birine aşık oluyor sonra onun bir vampir olduğunu öğreniyor.Dur ya da yanlış oldu ilk önce öğreniyo sonra aşık oluyor.Ben de olsam onun yerinde kaçırmazdım bu fırsatı .Önüne hayatı boyunca çıkabilecek en iyi şans çıkıyor kaçırması salaklık olurdu.Edward yerine jacob u seçse tüm hayatı boyunca küçük bi kulübe de kurt adam akrabalarına yemek yetiştirmek zorunda kalacak zayıf ve ölümlü olmasıda cabası.Oysa cullenlar zengin güçlü ölümsüz anlıcan bulunmicak nimet bella için yalan mı?”.
“Konumuz bella değil”dedi sinirle.
“Onu bu işe karıştıran sensin”dedim.
“Tamam sustum yorum yok”.
Sonra salona geçip televizyon izledik hep beraber.
Bugün lena’nın anlattıklarını düşünüyordum evirip çevirip kafamda.ama işler arap şaçına dönünce düşünmeyi bıraktım.Biri odamın kapısına doğru yaklaştı.Büyük ihtimalle esma’ydı.Dicle olsa ortalığı yıkardı.İki saniye sonra kapıyı tıklattı esma.
“Gel esma”.
“Uyumadığına sevindim.markete gidilçekte sen mi gidersin ben mi?diye sorucaktım.”Saate baktım 6’ya geliyordu.
“Hava kararmış ben giderim arabayla sen listeyi ver yeter canım”
“Tamam sen bi saate gelirsin bende yavaştan sofrayı kurmaya başlarım”dedi gülümseyerek.
“Ben hazırlanıp hemen inerim aşağı.”
Bu gün hiç dışarı çıkmamıştım.Hemen hazırlanıp aşağı koştum içimde garip bir kıpırtı vardı.Portmantodan montumla listeyi alıp asansöre koştum.Arabama binip markete doğru yol aldım.Fazla bir şey yoktu listede ama ben gene de tüm marketi dolaştım.En son durağım kitap bölümüydü.Uzun zamndır kitap okumuyordum.Okumayada vaktim olduğuda söylenemez diye neyse.
Bir sürü kitap vardı ama çoğunu okumuştum. [left] Daha sonra bir kitap dikkatimi çekti.”Uğultulu tepeler”dünya klasiklerindendi galiba.İsmini dumuştum.İntikam üzerine yazılmıştı.
“Güzel kitaptır”dedi biri kulağımın yanında bende korkudan yerimden zıpladım.
Kafamı çevirdiğimde daniel’ı gördüm.
“Ne var ?”dedim sinirle oysa o gülüyordu.
“Hiç markete gelmiştim bir şeyler almak için.”
“Sizin insan gıdaları tükettiğinizi bilmiyodum.Yani siz direk insanları yiyorsunuz diye biliyordum.”
“Biz insan öldürmüyoruz”dedi sinirle.Şimdi gülme sırası bendeydi.
Bende elimde ki kitabı sepete atıp omuz silktip kasaya doğru yürüdüm.Allahtan sıra yoktu da hemen arabama gittim.
Ama garaja girdiğimde beni bekliyordu.
“Ne istiyorsun?”
“Konuşmak”
“seninle konuşacak bir şeyim yok”
“Meriç lütfen!”dedi.
Duymamış gibi asansöre yürüdüm.
“Meriç bilyorum seninle oynadığımı düşünüyorsun ama öyle bişey yok seninle tanıştıktan sonra her şey değişti.Onu sevmiyordum zaten .”
Sinirle baktım gözlerini gerçekleri söylüyor gibi gözüküyordü ama yalandı.
“Ayyyy bi de seymiyormuş.Demek ki o seviyor ki ta amerikadan kalkıp buraya gelmiş.Onunla sadece takılıyordun belki .Bende inanırsam sana o yokken ben ,ben yokken o olucak .Ne güzel demi ama ben bunlara kanmam başka-“
Ben daha sözlerimi bitiremeden öpmeye başladı gene.Bu sefer karşı koymadım ama başım dönüyor midemde kelebekler uçuyordu.Bunlar benim yabancı olduğum duyğulardı.Bedenimi iyice kendine yaklaştırdı.Şehvetle tutkuyla öpüyordu.Kim bilir kaç kızı kandırdı böyle.
Bir anda durdu.Etrafı kolaçan etti.Bende fırsattan istifa de edip kendimi ondan uzaklaştırdım.Kim olduğunu bilmiyordum ama biri ismimi söyledi.
“Meriç"
VI.BÖLÜM
Sesin geldiği yöne döndüm.Annemin senelerdir arkadaşı olan nellydi.Onu en son iki yıl önce görmüştüm.İtalya da yaşıyordu.Şaşkınlıkla baktım yüzüne.
“Mehaba tatlım ben geldim”diyerek boynuma sarıldı.
“Hoş geldin nelly”dedim ama hala şaşkındım.İki hafta önce konuşmuştuk ve bu zamanlarda maldivlerde olacaktı.
“Hoş bulduk tatlım nasılsın?Bu delikanlı kim” diye sordu.Daniel da sırıtarak lafa karıştı.
“Merhaba ben daniel erkek arkadaşıyım”dedi gıcık.
“Sadece arkadaşım” diye hemen savunmaya geçtim ama pek inanmışa benzemiyordu.Kesin bizi görmüştü.Yüzümün yandığını hessettim galiba kızarıyordum.
İkiside anlamış gibi gülmeye başladılar.
5 gün sonra
Okuldan çıkıp eve geldiğimde herkes evdeydi.Arzu da dahildi buna.Nelly bu gün istanbula geçiyordu.Salonda herkesi selamlayıp üstümü değiştirmek için odama çıktım.
Sadece 10 dakika sonra tekrar salondaydım.
“Havalimanına ben bırakayım mı seni?”diye sordu pek istediği söylenemezdi açıkcası.Nelly 5 gündür bizdeydi ama o sadece 2 gündür evdeydi.
“Çok saol güzelim ama beni meriç bırakacak”diyerek arzu’ya cevap verdi.Bende evet diyerek onayladım. Sonrada saate bakıp”Biz artık kalkalım” dedi.Dicle’nin gülüşünün kaybolduğunu görünce devam etti.”Merak etme doğum gününde burada olucam sadece 12 gün sonra tekrar buradayım.”
“Tamam ben hazırım çıkalım”diyerek oturduğum koltuktan kalktım.
Arabayla giderken ikimizde konuşmadık.Cd çalara her zaman dinlediğim cd’yi koymuştum.En çok sevdiğim şarkı çıkınca mırıldanarak eşlik etmeye başladım.
“Bu kimin şarkısı?”diye sordu.
“Cem Karaca’nın şarkısıdır * Bence şimdi sende herkes gibisin*”
“Şarkı güzelmiş sözleri çok anlamlı”dedi.
“Evet öyledir”dedim.Sonrada gülümseyerek ekledim” Nazım Hikmet’in kaleminden”.
“O şairi biliyorum.Gerçekten harika şiirleri var”
“Nerden biliyorsun?”diye sordum şaşırmıştım.
“Annen çok severdi onun şiirlerini,defterinden birinde şu şiir yazıyordu hatta.*Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar ,sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin.*Aslında birkaç tane daha biliyordum ama şimdi aklımda değil.”
“Bana bu kadarı bile yetti”dedim.Çok farklı bir duyguydu.Bi ingilizle nazım hikmetin şiirleri ile ilgili sohbet etmek.
“Neyse bunları boşver.Hadi gel bi kafeye oturalım seninle konuşacaklarım var”dedi konturolden geçerken.
“Tamam olur”dedim.Ne konuşacaktı ki.
Kafeye oturduğumuzda ikimizede kahve söyledi.
“Meriç özel hayatına karışmak istemem ama daniel’i ne zamandır arkadaşsınız?”
“İki aydır sadece arkadaşız”
“Peki onu yeterince tanıyormusun?”
“Hayır”
“Ama ondan hoşlanıyorsun belki de daha fazlası”dedi.Soru sormamıştı.
“Onu sevmiyorum ama hoş çocuk”dedim
“Yapma meriç onun seni nasıl değiştirdiğini gördüm.Ayna da hiç kendine dikkatli baktın mı?Gözlerin parlıyor daha bi mutlusun.Senin yanında kaldığım günler boyunca seni inceledim.Onu görünce nasıl heyecanlandığını gördüm.”
“İki yıl da bi görüşüyoruz sana öyle gelmiştir.”
“Tamam öyle olsun”dedi.Sonra biraz çantasını karıştırıp bir defter çıkarıp önüme koydu.
“Bu ne?”dedim.
“Annenin günlüklerinden biri eski eşyalarımın arasında buldum karışmış galiba, bende sana getirdim.”
“Teşekkür ederim “
“Sana bir sır vereyim mi?”dedi.Sadece başımı sallamakla yetindim.
“Unutma geçmişi olmayanın geleceği de olmaz”dedi.Sonra da göz kırptı.
Sonradan sadece dedikodu yaptık.Uçak saati geldiğinde biletini onaylatıp bekleme tarafına geçti.Bende eve gitmek için yola çıktım.
Sürekli son olanları düşünüyordum.Sonra “geçmişi olmayanın geleceği olmaz”diye mırıldandım.
Arabamı iskele tarafına doğru sürdüm. Biraz hava aldıktan sonra tekrar arabaya bindim.Madem biri benimle oyun oynuyordu.Bende oyunu onun kurallarına göre oynarım.Torpido gözünde eski not defterimi ve bi kalem bulup yazmaya başladım.
**Vampir **Savaşçı **Prenses **Günlük
**Bendis impartorluğu
**Güneşin karanlığa armağanı
**Geleceğini geçmişte ara
**Geçmişi olmayanın geleceğide olmaz
Biraz düşündükten sonra kafama dank etti.Hemen günlüğü acıp karıştırmaya başladım.Başlarda pek bir şey yoktu benim aradığımla ilgili.
Sonlara doğru geldiğimde annem bi şeyler yazmış.Günlük annemin üniversite son yıllarından bahsediyordu.
“Yarın dönüşü olmayan bir yola giriyorum.Benim karar vermem gerekiyor ama karar yıllar önce verilmiş.***Meleğim bu verdiğim karar için beni affet***
Yazıyordu hemen bir sonra ki sayfayı çevirdim…
VII.BÖLÜM
[/i]
Diğer sayfa anlamadığım bir dilde yazılmıştı.Yaklaşık 4 sayfa böyleydi.Sonra tekrar Türkçe yazmaya başlamıştı ama o günle ilgli hiç bahsetmemişti.Sürekli babamdan ve Birbirlerini ne kadar çok sevdiklerinden bahsediyordu.Offfff yha o gün ne olmuştu?Karar neydi? Gözüm bir anda saate kaydı.Saat 23:30 du.Arabanın camı klimadan dolayı buğulanmıştı.Elimle camı silip dışarı baktığımda yağmur başlamıştı.Arabanın içinde telefonumu aradım ama bulamadım.Bu günde telefonla hiç işim olmamıştı. Kesin evde unutmuşumdur diye geçirdim içimden.Sonra arabayı çalıştırıp yola koyuldum.Yağmur başlayınca etraf daha da ıssızlaşmıştı.Etrafımdaki sesizliği bozmak için radyo’yu açtım.
Radyo bir anda zarıldamaya başladı.”Hahh bi bu eksikti” diyerek frakansıyla oynamaya başladım ama pek bişey değişmiyordu.
Kafamı kaldırdığımda biri önüme çiktı bende ona çarptım.
“Lanet olsun yha bi bu eksikti”dedim.Tam arabayı kenara çekmeyi düşünürken yanımda bi gölge belirdi.
“Durma devam et”dedi.Yüzünü seçemiyordum ama kadın sesiydi.O sese hemen güvenmiştim.Ne varsa yüklendim gaza .Hiç bu kadar hız yapmamıştım bu arabada. Gerçekten isminin hakkını veriyordu.İsmini dedem koymuştu.RÜZGAR.Dedem biraz eski kafalıydı hep isim koyardı arabalarına bende rüzgar diye hitap ederdim volvo’ma
Ordan uzaklaşınca radyo eski haline geldi.İçimde bir huzursuzluk vardı.Ama durmam gerekiyordu.Çünkü;petrole uğramam gerekiyordu.Benzin az kalmıştı.Önüme çıkan ilk petrole girdim.Hayat normal görünüyordu ama onlar için öyleydi.
“Buyrun efendim”dedi görevlinin biri.
“Depoyu fulleyin lütfen”
“Tamam efendim “diyerek arabanın arka tarafına doğru yürüdü.Bende su almak için arabadan indim.
İçeri girdiğimde içeceklerin olduğu yöne yöneldim.Su almak için girmiştim ama kolaya daha çok ihtiyacım vardı sakinleşmek için.Kasaya doğru yürümeye başladığımda lacivert kapşonlu adamın biri bana bakıyordu.Bende ona bakmaya başlayınca kafasını çevirdi.Öyle olunca yüzünü göremedim.Ama kasiyere parayı uzatırken bileğindeki dövmeyi gördüm .Karışık bi biçimdeydi ama örümcek deseni vardı üzerinde.
Sonra arkasına bakmadan gitti.Bende onun arkasından parayı ödeyip çıktım.Arabaya binmeden önce ön kaportaya baktım çizik bile yoktu.Sert bir rüzgar esti ,sanki birinin nefesini boynumda hissetmiştim.
Garajın kapısı açıp arabayı park edip asansöre bindim saat geceyarısını çoktan geçmişti.
Eve girdiğimde arzu tv izliyordu.Ama kesin kavga etmek için beni bekliyordu.Bende en iyisi direk odama çıkayım diye düşündüm.Ama geç kalmıştım.
“Oooo meriç hanım evin yolunu bulabildiğinize sevindim”dedi gülerek.Sonrada ekledi”Saat kaç oldu nerdeydin sen”diye sesi gayet ciddiydi.
“Sana hesap vermek zorunda değilim”diyerek merdivenleri çıkmaya başladım.
“Ne o sevgilinin yatağından mı kalkıp geldin.Belki de dört yola çıkmışsındır.Ayy çok özür dilerim sen daniel’ı kafeslemeye çalışıyordun de mi?”dedi.Son cümlesi sabrımı taşırmıştı artık.
“Sen eve gelmediğin gecelerde dört yolda takılıyorsun galiba”diyerek onun karşısına geçtim.
“Benim nerde olduğumu biliyorsunuz”.
“Senin nerde olduğun belli ama sevgilim diye koluna taktığın şerefsizin nerde olduğu belli değil buna ne diyeceksin”
“Boşuna kurtulmak için başkasına çamur atma”.
“Kim bilir şimdi gitsen hangi kızın koynunda bulursun onu.Şuna bak leş gibi bira kokuyorsun.Sana gerçekten acıyorum biliyor musun?”dedim.Ama ağzımdan ilk çıktığı anda kendime lanet ettim.
“Seni küstah “dedi sonrada tokat atmak için elini kaldırdı.
Elini yakalayıp büktüm zaten fazla güç sarf etmeme gerek kalmadı.Çok zayıf ve güçsüzdü.Bende onu çekiştirerek banyoya götürdüp ılık suyun altına soktum kendine gelsindiye.
Arzu çoktan uyumuştu.Bende odama geçtim kendimi yatağa bıraktım.Geceliğimi giymek için tekrar kalktım ama daha üstümü bile değiştirmeye fırsat bulumadan biri terasın kapısını tıklattı bende” gel” dedim lenadır diye.
“Merhaba”bu daniel’ın sesiydi.
“Ne işin var burada?”
“Seninle konuşmak istiyorum istersen üstüne bişey al terasda konuşalım”dedi ama sesinde hiç bi kötü niyet yoktu.
“Tamam konuşalım”
Terasa çıktım beni bekliyordu holün orda.Yağmur çoktan dinmişti.Bir süre ikimizde konuşmadık geceyi izledik sadece.Sessizliği bozan o oldu.
“Canını sıkan bi şey mi oldu?”
“neden böyle bir şey sorma gereği duydun?”
“Çünkü enkaz yığını gibi görünüyorsun”
“Pek iyi şeyler olduğunu söyleyemem”
“Arzuylamı ilgili”.
“O sadece küçük bi sorun diğerlerinin yanında.”
“Bana anlatabilirsin eğer istersen” .Sonra tekrar sustuk tek ses holün üstüne düşen yağmur damlalarıydı.
“Ben ne istiyorum biliyormusun.Annemi istiyorum ama kimse onu geri getiremez anladın mı benim güçlerim bile-“daha sözlerimi bitiremeden hıçkırıklar bogazıma yumru gibi düğümlendi.Gözyaşlarım durmadan akıyordu.
“Sen daha güçlerinin sınırını bile bilmiyorsun.Ama sana şunu söyleyeyim annen insan gibi yaşadı insan gibi öldü.Bu onun isteğiydi”diyerek beni teselli etmek için kucakladı.Bedeni bir anda gerildi bunun ne demek olduğunu anlıyordum artık.Bişeyler ters gidiyordu.
“Ne oldu”dedim ve yüzünü görebilecek şekilde uzaklaştım.
“Meriç bu gün etrafında garip davranan birini gördün mü?”
“Ne oldu?”diyerek sorusumu tekrar ettim.
“Üstünde yabancı bir vampir kokusu var”dedi sözleri kendi ağzından duyunca iyice gerildi.Dışlerini sıkıyordu.Bir anda söylediklerinin ne demek olduğunu anladım.